AÇIK SEMİNER - “Symbiosis: Ortak Yaşam Üzerine Araştırmalar” 11 Ocak 2019 Cumartesi, 14:00
- Esendal '10
- 7 Oca 2020
- 5 dakikada okunur
Eylül Alnıaçık - Uexküll: İnsan ve Hayvan Ortamlarında Gezintiler Elif Demirkaya - Anna Tsing’in Mantarları: Kapitalizmin Derzlerinde Çoklu-Türler 11 Ocak 2019 Cumartesi, 14:00

İstanbul Özel Saint-Joseph Lisesi, Tiyatro Salonu
Akademi dışında kamusal bir eğitim programı olasılığı üzerine bir egzersiz olarak tasarlanan Açık Seminer’in 2019-2020 programı “Symbiosis: Ortak Yaşam Üzerine Araştırmalar” altıncı oturumunda Eylül Alnıaçık ve Elif Demirkaya’nın konuşmalarına ev sahipliği yapacak.
İnsanı merkeze alan çalışmalarda, insan olmayan canlılara atfedilen özellikler çoğunlukla eksiklik üzerinden tanımlanır. Bu minvalde felsefeden oldukça etkilenen ve önemli dönüşümlere sebep olan Jacop von Uexküll'ün kavramsal arka planı ve önerileri ihtiyacımız olan alternatifleri sunabilir. Eylül Alnıaçık, Uexküll: İnsan ve Hayvan Ortamlarında Gezintiler başlıklı konuşmasında insan olmayan canlıları anlayabilmek için nasıl bir yaklaşım geliştirilebileceğini, Uexküll'un Umwelt kavramı etrafında ele alacak.
Elif Demirkaya ise, Anna Tsing’in Mantarları: Kapitalizmin Derzlerinde Çoklu-Türler başlıklı konuşmasını gerçekleştirecek. Anna Tsing, çoklu-türler arasındaki ilişkilerden yola çıkarak başka türlü bir dünya tarihi anlatısı kurar. Mantarlar ve ağaç kökleri arasındaki simbiyotik ilişkinin hikâyesini ya da insanla tahılın birbirini evcilleştirilmesinin tarihini anlatırken türler-arası yoldaşlık tecrübelerine ve iş birliklerine geniş yer verir. Tsing’e göre, insanın diğer türlerden üstün, istisnai ve kendi kendine yeten bir tür olduğu varsayımı kör edici bir etki yaratmıştır. Peki insanın doğa-kültürünü “tarihsellik içinde birlikte dönüşen türlerin aralarındaki çeşitli bağımlılık ağları” olarak tahayyül etseydik nasıl olurdu? İnsanın çoklu-türler ortamından nasıl koptuğunu, sevgisini ve yakınlığını neden yalnızca birkaç mahsule göstermeye başladığını, tahıl ve insan üzerindeki denetimin nasıl birlikte gerçekleştiğini ya da tahrip edilmiş bölgelerde yetişen matsutake mantarı ile savaş yüzünden mülksüzleştirilmiş göçmen işçilerin enkazda nasıl buluştuklarını anlayabilir miydik? Tsing’in kurduğu anlatılar, “küresel kapitalizmin derzleri”nde barınan politik ve biyolojik açıdan farklı potansiyeller üzerine bir düşünme egzersizi sunmaktadır bize.
Eylül Alnıaçık, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyoloji bölümünde doktora çalışmasına devam etmektedir. Doktora tezini, insan-merkezcilik sonrası yaklaşımların sunabileceği imkânlar üzerine yazıyor; bu minvalde insan-hayvan arasındaki ilişkilerin tarihsel ve mekânsal dönüşümleriyle ilgileniyor.
Elif Demirkaya, lisans derecesini İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji bölümünden aldı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji bölümünde "Çağdaş Paylaşım Kültürü ve Armağan" adlı yüksek lisans çalışmasını tamamladı. Hâlen aynı üniversitede Sosyoloji bölümünde doktora öğrencisidir ve İstanbul Arel Üniversitesinde araştırma görevlisidir. Biyopolitika, nekropolitika, insan-sonrası çalışmalar, duygulanım teorisi ve tekillik konularında araştırmalarını sürdürmektedir.
Açık Seminer Açık Seminer, İstanbul Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi 150. yıl etkinleri kapsamında ve bağımsız sanat mekânı poşe işbirliğiyle, “Symbiosis: Ortak Yaşam Üzerine Araştırmalar” alt başlığıyla gerçekleşen bir seminer dizisidir. Programlamasını Murat Alat’ın üstlendiği seminerler, insan ve dünya arasındaki ilişkileri odağına alır. Kasım 2019 – Haziran 2020 tarihleri arasında gerçekleşecek program, iki haftalık aralıklarla okulun tiyatro salonunda ücretsiz ve herkese açık olarak düzenlenecek ve 15 oturumdan oluşacaktır.
İnsanlık, yüzyıllardır varoluşu düşünürken kendini merkeze koyup bir anlam yaratmanın peşinde olmuştur. Lakin içinde bulunduğumuz çağ, gerek politik gerekse de ekolojik krizler sonucunda bu ideolojinin değişmesi gerektiğini açığa çıkarmış durumda. Artık dünyayı ve onunla olan ilişkimizi başka bir boyutta ele almamız gerekiyor, yoksa dünya bizsiz yoluna devam edecek. “Symbiosis: Ortak Yaşam Üzerine Araştırmalar”, varoluşu ve bilinci düşünmenin alternatif yollarını araştıran kamusal bir konuşma programı olarak kurgulandı. Temelini felsefe, sosyoloji, doğa bilimleri ve sanattan alan bu program, farklı var olma biçimlerini keşfetmeyi amaçlayarak bilgi ve deneyim üretmenin farklı yollarını da araştırır. Birbirlerini tamamlayacak şekilde bir araya getirilen konularla beraber Açık Seminer, akademi dışında kamusal bir eğitim programı olasılığı üzerine de bir egzersiz olarak tasarlandı.
Konuşmaların dili Türkçedir. Tiyatro salonu kapasitesi 180 kişi ile sınırlı olup, kapılar konuşmalardan yarım saat önce açılacaktır.
İletişim: acikseminer@gmail.com
***
AÇIK SEMİNER - “Symbiosis : Recherches sur la coexistence” Eylül Alnıaçık - Uexküll : Excursions dans les milieux humains et animaux Elif Demirkaya - Les champignons d’Anna Tsing : Possibilités d'existence pour les espèces multiples dans les interstices du capitalisme Samedi 11 janvier 2020, 14h00 Salle de théâtre du lycée Saint-Joseph
Pour la sixième session du programme de séminaires 2019-2020, conçu comme une manière de sonder la possibilité de mettre en place un programme d’éducation publique en dehors de tout académisme, et intitulé “Symbiosis : Recherches sur la coexistence”, Açık Seminer accueille Eylül Alnıaçık et Elif Demirkaya.
Dans les études centrées sur l’être humain, les caractéristiques attribuées aux êtres non humains sont souvent définies par l’absence. En ce sens, le contexte conceptuel et les propositions de Jakob von Uexküll, influencés par la philosophie et menant à des transformations importantes, peuvent offrir les alternatives dont nous avons besoin. Dans sa conférence intitulée Uexküll : Excursions dans les milieux humains et animaux, Eylül Alnıaçık discutera des différentes manières d’aborder les êtres non humains autour du concept d'Umwelt d'Uexküll.
Quant à Elif Demirkaya, elle présentera sa conférence intitulée Les champignons d’Anna Tsing : Possibilités d'existence pour les espèces multiples dans les interstices du capitalisme.
Anna Tsing crée un récit alternatif de l'histoire du monde basé sur les relations entre les espèces multiples. Elle consacre une place importante aux expériences de compagnonnage et de collaborations interspécifiques dans les récits de la relation symbiotique entre les champignons et les racines d’arbres ou encore l’histoire de la domestication réciproque entre l’humain et les céréales. Selon Tsing, l'hypothèse selon laquelle l'homme est une espèce exceptionnelle et autosuffisante supérieure aux autres espèces a eu un effet aveuglant. Et si on imaginait la nature-culture humaine comme “divers réseaux de dépendance entre des espèces qui se sont transformées ensemble tout au long de l’histoire” ? Pouvons-nous comprendre comment l’humain s'est détaché de l'environnement des espèces multiples, pourquoi il a réservé son amour et son intimité à quelques espèces seulement, comment le contrôle des céréales et de l'homme se sont déroulés simultanément, ou comment le champignon matsutake cultivé dans des zones détruites et les ouvriers immigrés dépossédés par la guerre se sont réunis? Les récits de Tsing nous proposent un exercice de pensée sur les différentes possibilités politiques et biologiques qui s’abritent dans les interstices du capitalisme.
Eylül Alnıaçık poursuit son doctorat au département de sociologie de l’université des beaux-arts Mimar Sinan. Sa thèse de doctorat porte sur les possibilités que peut présenter le post-anthropocentrisme. Elle s’intéresse dans ce contexte aux transformations historiques et spatiales des relations entre l’homme et l’animal.
Elif Demirkaya a obtenu sa licence de sociologie à l’université Bilgi d’Istanbul. Elle a fait son master au département de sociologie de l’université des beaux-arts Mimar Sinan avec son mémoire intitulé “La culture contemporaine de partage et le cadeau”. Elle est actuellement doctorante à la même université et chercheuse à l’université Ariel d’Istanbul. Ses domaines de recherche incluent la biopolitique, la nécropolitique, les études post-humaines, la théorie de l'affect et la singularité.
Açık Seminer “Açık Seminer” est une série de séminaires, présentée dans le cadre de la célébration du 150ème anniversaire du lycée français privé Saint-Joseph d’Istanbul, en collaboration avec l’espace d’art indépendant poşe. Programmés par Murat Alat sous le sous-titre “Symbiosis : Recherches sur la coexistence”, ces séminaires sont axés sur les relations entre l’être humain et la Terre. Le programme, qui se déroulera par intervalles de deux semaines de novembre 2019 à juin 2020, comprend 15 interventions, dont l’accès est gratuit et ouvert au public. Les conférences auront lieu en turc. La capacité de la salle de théâtre est de 180 personnes. Les portes seront ouvertes une demi-heure avant le début de chaque conférence.
Depuis des siècles, dans sa réflexion existentielle, l’humanité cherche à se placer au centre de l’univers pour trouver un sens à son existence. Cependant, notre époque, tourmentée par des crises politiques et écologiques, a mis en lumière la nécessité de réviser cette conception. Nous devons dorénavant repenser notre approche et notre relation au monde dans d’autres termes, faute de quoi ce dernier poursuivra sa route sans notre présence. “Symbiosis : Recherches sur la coexistence” a été conçu comme un programme de conférences publiques, dont l’ambition est de rechercher des manières alternatives de réfléchir l’existence et la conscience. Ce programme, qui s’appuie sur la philosophie, la sociologie, les sciences naturelles et l’art, explore différentes manières de produire la connaissance et l’expérience afin de découvrir de nouvelles formes d’existence. “Açık Seminer” a été conçu comme une manière de sonder la possibilité de mettre en place un programme d’éducation publique en dehors de toute académisme, en traitant de sujets qui se complètent au fur et à mesure.
Comments