12.09 - 09.11.2019 Açılış: 11 Eylül Çarşamba 2019, 18.00
Caporal Evi, İstanbul Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
İstanbul Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi, 16. İstanbul bienali paralel etkinlikleri kapsamında Ekin Kano’nun “İçim Şişiyor, Varoluş Üzerine Çeşitlemeler” başlıklı ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi 12 Eylül - 09 Kasım 2019 tarihleri arasında lisenin girişinde bulunan Caporal Evin birinci katında görülebilir.
İnsan ve insan olmayanın arasındaki sınırların belirsizliğini araştırmak Ekin Kano’nun pratiğinin temelini oluşturuyor. Bedeni tanımlanamaz ve sınırsız bir yapı olarak betimleyen Kano, resimlerinde varoluş için başka maddesellik olasılıkları öneriyor. Bu doğrultuda evrim, doğa tarihi ve medikal illüstrasyonlardan ilham alan sanatçı, canlıların alabileceği biçimlerin sonsuz ihtimalini inceleyen, insan olmayan bedensel formlara sahip organizmalar üretiyor. Etli ve canlı görünen ama aynı zamanda bir kayanın durağanlığına ve sabitliğine sahip bu organizmalar canlı ve cansız arasında kalan muğlak bedenlerde tezahür ediyorlar. Kano, bu bedenlerin yersizliğini ve sınırsızlığını vurgulamak için onları ucu bucağı olmayan ve zamansız peyzajlara yerleştiriyor.
Resim yapma sürecini bir simyacı gibi ele alan Kano, endüstriyel malzemeler yerine eski tarifleri kullanarak kendi yüzeylerini üretiyor. “Kendini Yaşayan Beden” isimli cam heykel, maya ve asetik asit bakterilerinin simbiyotik ilişkisi neticesinden meydana gelen ve sergi süresince çoğalmaya ve evrilmeye devam edecek bir mantar ve kombuça kolonisini içinde barındırırken, “Atalara Tapınma” isimli seri ise sanatçının kendi yetiştirdiği ve kuruttuğu kombuça anaları ile ürettiği kolajlardan oluşuyor.
Caporal Evin birinci katındaki sergi mekânının pencereleri lisenin bahçesindeki tarihi ağaç ve bitkilere açılıyor. Bahçedeki çitlembik (Celtis australis) ağacının bir dönüşümü olarak ortaya çıkan “Tek Yumurta İkizi” isimli resim ve pencere camlarına yapıştırılarak sergilenen “Atalara Tapınma” kolaj serisi okulun bahçesiyle sergiyi ilişkilendiriyor.
“İçim Şişiyor, Varoluş Üzerine Çeşitlemeler”, sergisi insanın küresel çapta belirleyici gücü olduğu, biyolojik, kimyasal ve jeolojik bir aktör haline geldiği Antroposen çağında, insanı merkezden çıkaran biyomerkezci bir anlayışla alternatif bir doğa tarihi önermesi sunuyor.
Ekin Kano (İstanbul, 1990),Yıldız Teknik Üniversitesi Fotoğraf ve Video Bölümü mezunudur. Den Haag Kraliyet Akademisi’nde değişim programıyla bulunmuş, yüksek lisansını Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Bölümünde tamamlamıştır.
İnsanmerkezcilik, evrim ve doğa tarihi ile ilişki kurarak ürettiği işleri İstanbul, Los Angeles, Zürih, Paris, Belgrad ve Wintherthur’da gerçekleşmiş çeşitli karma sergilerde gösterilmiştir.
***
EKİN KANO
MES CÔTES SE SOULÈVENT, VARIATIONS SUR L’ÊTRE
12.09 - 09.11.2019 Vernissage: Mercredi 11 septembre 2019, 18.00
Maison Caporal, Lycée Saint-Joseph Istanbul
Le Lycée Français Saint-Joseph d’Istanbul présente la première exposition personnelle d’Ekin Kano, intitulée “Mes côtes se soulèvent, Variations sur l’être”. L’exposition se tiendra du 12 septembre au 09 novembre 2019, en parallèle de la Biennale d’Istanbul, au premier étage de la Maison Caporal à l’entrée du lycée.
Interroger la porosité des limites entre l’humain et le non-humain : tel est l’axe principal sur lequel s’oriente la pratique artistique d’Ekin Kano. Traitant le corps comme une structure indéfinie et sans limites, les peintures d’Ekin Kano offrent d’autres possibilités de matérialité à l’existence. Inspirée par la théorie de l’évolution, les illustrations médicales et l’histoire naturelle, Ekin Kano crée des organismes qui reflètent l’infinité des formes corporelles non-humaines que les êtres vivants peuvent revêtir. Ces organismes, qui peuvent sembler charnus et chaleureux à première vue mais qui possèdent également l’immobilité et la stabilité d’un rocher, s’incarnent dans des corps énigmatiques, situés à mi-chemin entre le vivant et l'inerte. Leur insertion dans des paysages interminables et intemporels accentue encore leur caractère illimité, déplacé.
Tel un alchimiste dans son approche du dessin, Kano préfère produire ses propres supports de peinture, en se servant de méthodes anciennes, plutôt que d’utiliser des matériaux industriels. La sculpture en verre soufflé, intitulée “Kendini Yaşayan Beden / Le corps vivant soi-même”, contient une colonie de champignons, alimentée de kombucha, résultat d’une culture symbiotique de bactérie d’acide acétique et de levure, qui continuera à évoluer et à se multiplier au fur et à mesure de l’exposition. Quant à la série de collages intitulée “Atalara Tapınma / Culte des ancêtres”, elle est réalisée avec le papier bactérien que l’artiste a produit elle-même à partir d’une souche de kombucha séché.
Les fenêtres du premier étage de la Maison Caporal s’ouvrent sur les arbres et les plantes historiques du jardin du lycée. Entre l’exposition et le jardin ont lieu des résonances, à travers des œuvres comme la peinture intitulée “Tek Yumurta İkizi / Jumelle identique”, née de la transformation imaginaire d’un Micocoulier du Midi (Celtis australis) présent dans le jardin, ou encore la série de collages “Atalara Tapınma / Culte des ancêtres”, apposée sur les vitres des fenêtres.
À une époque – l'anthropocène – où l’être humain est devenu un acteur biologique, chimique et géologique dont les activités ont un impact global significatif sur l'écosystème terrestre, l’exposition “Mes côtes se soulèvent, Variations sur l’être” propose une histoire naturelle alternative, où s’exprime une approche biocentrique qui retire à l’être humain la place qui lui était attribuée au centre de l’univers.
Ekin Kano (İstanbul, 1990) est diplômée du département photographie et vidéo de l’Université Technique Yıldız. Après un programme d’échange à l’Académie Royale Den Haag, elle a obtenu son master en arts visuels, design et communication visuelle à l’Université Sabancı. Ses œuvres, questionnant l’anthropocène, la théorie de l’évolution et l’Histoire naturelle ont été exposées à Istanbul, Los Angeles, Zurich, Paris, Belgrad et Wintherthur.
Comentarios